DİĞER
"Festivaller ve konserler, ithal ettiğimiz romantizm baharatlı tüketim histerisi Sevgililer Günü gibi bazı neo-geleneklerin aksine, nedenlerini bilmemiz ve önemsememiz gereken ritüellerdendir. Düzen ve düzenliliğe karşı olma duygusu kısa bir süreliğine yaşanır, sonra herkes rutine döner ama orada yaşanan özgürlük hissi bir yaşandı mı unutulmaz."
"Otobiyografiler, münferit onlarca olayın birbirine bağlanarak, yazan öznenin merkezîliğinde bir mantıksal bütün teşkil edecek şekilde kurgulandığı metinlerdir. Ama kurgu olmaları, tarihçi için güvenilmez fanteziler oldukları anlamına gelmez. Kurgulanmanın mantığını anladığımız ve akılda tuttuğumuz sürece pekâlâ kıymetli kaynaklar teşkil edebilirler."
gecegil, akşamcıl, göğengin, ormancıl, hiçyer, kıvraşım, sengil, aycivarı, alınlarkıyısı, buzışıl, buludî, biçimadeta, derindem, ışılçıyan, karanguyumru, günyabancıl, bengece, kumtanesiseyri, yerekomşu, kalpşahmerdangümüşü, tomartomur, büyükperhizarifesigözlü, vahşikanaçan, dumanağız, bengilolmuş, görguvan, kelâmoyukları, ışığsayvan, yazlayan [kar], balçıkahşap, gözoğulları/yeroğulları, şakaksıl, mânâdalı, yılberi/yılöte, gözgil...
"Nobelli yazarların yayınevi açısından önemini asla azımsayamam, bu olmasaydı bugün olduğumuz yerde olacağımızı gerçekten hiç sanmıyorum. Şunu da söylemeliyim ki, bu elbette tamamen şans eseri olan bir şey. Yoksa bir grup ihtiyar İsveçlinin ne düşündüğünü, ne okuduğunu kim bilebilir ki! Her ne hikmetse benim o İsveçlilerle ortak bir yönüm var galiba, ki bu da biraz tuhaf doğrusu."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Rancière’in dissensus dediği şey, arka planda devamlı var olan fiiliyatın, yeni bir anlamla ortaya serilerek müşterek anlamlandırmayı darmadağın etmesidir. Politik öznelerin kamusal haklarına meşruiyet sağlayan şey, yine onların tüm kamusal haklarını askıya alan hakların kendisidir. Rancièreci dissensus tam olarak bu toplumsal kısa devredir."
“İktidarın dışına düşen kimlikleri temsil etmenin tek yolu, baskılandıkları ölçüde onları sahiplenmektir. Fakat bu hoşgörü sahte bir 'dışarısı' mantığı ile kol kola ilerler. Otoritenin ne kadar alçakça davrandığını devamlı tekrar etmek temel bir insani görev olsa da, doğrudan ataerkillikle savaşmak, eli kolu çoktan kırılmış bir düşmana saldırmak ve bu baskıcı düalizmi yeniden onaylamak anlamına gelebilir.“
Nobelli iki yazarı, birçok ödülü olan Londra merkezli küçük ama etkili yayınevi Fitzcarraldo’nun kurucusu Jacques Testard: “Belki yazarların, yayıncıların, okurların çok daha yakın ilişki içinde olduğu süreçler doğabilir bu yaşadıklarımızdan. Amazon’un yayıncılığın üzerindeki tekelinin kırılması da gayet iyi olur.”
"Sınırları, karantinaları, alınan tedbirleri kolayca geçen (ve aslında) çoğunluğun yakalanmak için can attığı ve yakalandıktan sonra büyük bir arzuyla diğerine bulaştırmak istediği esas büyük salgın: Savaş."
Bitkilere başka bir gözle bakmamızı sağlayacak kitaplar ve bir botanikçi olarak Charles Darwin...
Küçük Filozoflar Dizisi'nin on ikinci kitabı Bendeniz Jean –Jacques Rousseau'nun yazarı Edwige Chirouter'le felsefenin çocukların hayatında neleri değiştirdiğini ve felsefeden uzak eğitim sistemini konuştuk.
Kitap çıkarmakta felaket bir yan var. Estetik alanda etiğin kurban edilişinde rezil bir yan var. Ayhan Geçgin bu rezaleti, bu felaketi yok saymadan yazıyor...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık